kendimize döşediğimiz taşlar
görünmeyenin piramidi
b
aşka uygarlıkların saatleriydi kullandığımız
zehirli yıldızlarını tanıdık gökyüzünün
kendimizi bile büyüledik piramidimizin giziyle
petrol kuyusu bütün gün
rasaşane bütün gece
koynumuzdaki tılsımı düşürmedik güne
teslim etmedik kelimeleri
dar boğazlarda, kör geçitlerde, karanlık dönemeçlerde
bozuk para kadar kullandık çarşılarınızı
baktığımız pencereleri kimselere kiralamadık
uğramadık bir harf için bile mürekkebinize
yalvaç olmadan, ermiş olmadan gelip geçtik
karanlık oyların kamusundan
güvendik sessizliğin derinliğine
içimiz bölünse de b
aşkalarına
parçalanmadı kendimize çizdiğimiz yekpare harita
ömrümüzün yolları
kırk yıl, kırk yaş, kırk ikindi
biz her zaman birkaç kişi
hayatımız piramit, ömrümüz pamuk ipliği
bilinse de olur artık bilinmese de...