sen ki eyvan ağıtlarda sürekli ve ahşap bir gülümseme gibi durdun gözlerin bozkırdan devşirme yolların bozgundan derlenmiş karanlık yolcusu turnaların ve kurdun ey hüzünlere reâyâ olan derviş
tarlalarla uzar gider al kısrak gökçe çiçek tozar durur sılalarla oysa ölüm, bir uçtan bir uca bir uzun kervansaraydır ki savrulur günü saati gelince yıkılır yırtıla yırtıla